TÜRKİYE’DE MARKA TESCİLİ
-
GİRİŞ
Günümüzün gelişen ticari imkanları neticesinde, ticaret hayatındaki sınırlar kalkmış ve yerel şirketlerin dahi küresel ölçekte faaliyette bulunmaları mümkün hale gelmiştir. Bu çerçevede, özellikle iletişim ve bilişim imkanlarının geliştiği günümüzde, para ve işgücü gibi geleneksel sermaye değerlerinin yanında marka, görünürlük, tanınırlık gibi birtakım soyut unsurların da işletmeler açısından öneminin artmaya başladığı söylenebilir.
Bu kapsamda, esasen çok eski zamanlardan itibaren ticari hayata mündemiç bir mekanizma olan marka ve markanın hukuki koruması günümüzde her zamankinden daha çok önem arz etmektedir. Bu yazımızdaamaçlanmıştır.
-
MARKA KAVRAMI
Marka, “bir teşebbüsün ürettiği veya ticaretini yaptığı malları ya da sunduğu hizmetleri diğer teşebbüslerin ürettiği mal veya sunduğu hizmetlerden ayırt etmeye yarayan işaret” biçiminde tanımlanabilmektedir. [1] Marka hakkı, Türk Hukukunda Sınai Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenmektedir. Hukuki niteliği ile mutlak bir hak olan marka hakkı, sahibine birtakım korumalar sağlamaktadır. Kanunun 7. maddesinde de belirtildiği üzere bu koruma tescil ile elde edilmektedir.[2] Marka kavramı, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenmektedir.
“ Marka olabilecek işaretler
Madde 4- (1) Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.”
Hükümden de anlaşılacağı üzere diğer mal ve hizmetler bakımından ayırt edicilik sağlayan ve sahibine Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında koruma sağlayan marka; sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajların biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilmektedir.
Ancak marka olarak tescil edilebilecek işaretler bu hükümde sayılanlarla sınırlı değildir. Bunların yanında kişi ad ve soyadları veya sadece biri, ve hatta kokular dahi aranan şartları sağlamak koşulu ile marka olarak tescil edilebilmektedir.
-
TÜRK HUKUKUNDA MARKA TESCİLİ
Marka, işletmeler için piyasa rekabetinde önemli bir yere sahiptir. Marka seçimi, tasarımı, kullanımı ve tanıtımı birtakım önemli ekonomik sonuçlar yaratmaktadır. Dolayısıyla marka hakkının korunması önem arz ettiği şüphesizdir.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki tescil, marka kullanımı için bir zorunluluk değildir. Tescilsiz markalar da genel hükümler ve haksız rekabet hükümleri altında korunmaktadır. [3] Bununla birlikte, tescilin markaların korunması açısından çok büyük avantajlar sağladığı ve aşağıda özetlenecek koruma mekanizmalarının ancak tescilli markalar açısından gündeme gelebileceği de burada ifade edilmelidir. Bir diğer ifade ile Sınai Mülkiyet Kanunu’nun sağladığı özel koruma, markanın ilgili sicile tescil ettirilmiş olma şartına bağlıdır. Marka tescili, hak sahibi için Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri kapsamında hakkın fiilen takibi, kayıpların telafisi ve yoksun kalınan kazançların elde edilmesini mümkün kılmaktadır. [4]
-
MARKA BAŞVURUSU YAPILMASI VE ŞARTLARI
Marka sicili, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tutulmaktadır. Marka tescil başvurusu, adına tescil ettirmek isteyen kişi tarafından bizzat veya marka vekilleri aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. [5]
-
Marka Başvurusunda Bulunabilecek Kişiler
Marka tescil başvurusunda bulunabilecek kişiler Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 3. maddesinde sayılmıştır. Söz konusu hükme göre;
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
- Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler,
- Paris Sözleşmesi veya 15/4/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler,
- Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler,
Türkiye’de marka tescil başvurusunda bulunabilmektedir. [6]
Sınai Mülkiyet Kanunu’ndaki özel hüküm gereğince marka tescilinde, Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan kişilerin marka vekilleri ile temsil edilmesi zorunludur. [7]
-
Marka Başvurusunun Şekli ve İçeriği
Türk hukukunda marka koruması kural olarak tescil ile kazanılmaktadır. Tescil başvurusu kabul edilerek sicile kaydedilen marka, tescil başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren 10 yıl süreyle korunmaktadır. Bu süre onar yıllık dönemler halinde yenilenebilmektedir. [8]
Marka tescil başvurusu ve izlenecek usul Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4, 5 ve 6. maddeleri ile Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 4 ve devamı maddelerinde belirtilmektedir.
Marka tescili için yapılmak istenen başvuru Kurum’un Markalar Dairesi Başkanlığı’na bizzat başvuru biçiminde veya posta aracılığıyla ve gerekli evraklarla yapılır. [9] Gerekli evraklar Yönetmelik’in 5, 6 ve 7. maddelerinde gösterilmektedir. Başvurunun tarihi, başvuru formu, belge ve bilgilerin Kurum’a ulaştığı tarih, saat ve dakika olarak kaydedilmektedir. Daha önce de belirtildiği üzere tescille sağlanan korumanın başlandığı başvuru tarihidir. Bu nedenle başvuru tarihinin belirlenmesi önemlidir.
-
Marka Başvurusunun İncelenmesi
Marka başvurusunun incelenmesi Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 15. maddesi ve Yönetmelik’in 8. maddesinde belirtilen esas ve usullere göre yapılmaktadır. Kanun’un 15. maddesi uyarınca başvurunun 3 ve 11. maddelere şekli bakımdan uygunluğu incelenir. Şekli eksiklik tespit edilmemesi halinde başvuru, başvurunun alındığı tarih, saat ve dakika itibariyle kesinleşmiş sayılır. Eksiklik tespit edilirse başvuru sahibine eksikliği tamamlaması için iki aylık süre verilir. Süresi içerisinde eksikleri giderilmeyen başvuru işlemden kaldırılmaktadır. Bu nedenle işlemden kalkan bir marka başvurusunun daha sonra tekrar tescil başvurusuna konu olmasına bir engel yoktur.
Şekli bakımdan incelenmesi tamamlanan ve kabul edilen marka başvurunda esas bakımından incelenmeye geçilmektedir. Esasa ilişkin inceleme öncelikle Sınai Mülkiyet Kanunu madde 5’e göre yapılmaktadır. Bunlar mutlak ret nedenleri olarak adlandırılmakta ve Kurum tarafından re’sen incelenmektedir. Mutlak ret nedenleri Kanunun 5. maddesinde sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Söz konusu inceleme sonucunda mutlak ret nedenlerinden bir veya birkaçına rastlandığı takdirde başvuru reddedilmektedir. Bu ret nedenlerine dayanılarak başvurunun reddedilmesi halinde başvuru sahibinin karara itiraz hakkı vardır.
Mutlak ret nedenleri bakımından incelemede bir aykırılık görülmemesi durumunda marka başvurusu Marka Bülteni’nde ilan edilmek suretiyle üçüncü kişilerin itirazlarına sunulmaktadır. Marka Bülteni’ne ilan edildikten sonraki iki aylık süreçte Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinde düzenlenmiş bulunan nispi ret nedenlerine göre inceleme yapılmaktadır. Bu nedenlere dayanılarak yapılan itirazların haklı bulunması durumunda başvuru reddedilmektedir. İtirazların yerinde görülmemesi durumunda söz konusu itiraz reddedilmektedir. Bu hallerde aleyhine karar verilen başvuru sahibi veya itirazı reddedilen itiraz sahibi bu kararlara tekrar itiraz hakları vardır. Yapılacak olan bu itirazlar Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından karara bağlanmaktadır. Söz konusu bu karar nihai karardır ve bu karara karşı yalnızca iptal talebiyle mahkemeye başvurulabilmektedir. YİDK kararı sonucunda markanın tesciline bir engel bulunmuyorsa, marka sicile tescil olunarak Marka Bülteni’nde ilan edilmektedir. [10]
-
MADRİD PROTOKOLÜNE GÖRE MARKA BAŞVURUSU
Türk Patent ve Marka Kurumu yalnızca doğrudan başvuruları değil, uluslararası başvuruları da kabul etmektedir. Ülkemiz 5/8/1997 tarihli ve 97/9731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uluslararası marka başvurusu sistemine katılmıştır. Bu nedenle Markaların Uluslararası Tescili Konusundaki Madrid Sözleşmesi ile ilgili Protokol kapsamında yapılana bir uluslararası başvuru, Kurum’a doğrudan yapılan bir marka başvurusu ile aynı sonuçları doğurmaktadır. Söz konusu protokole göre yapılan başvuruların usulü Yönetmelik’in 25-27. maddelerinde düzenlenmiştir. [11]
-
SONUÇ
Sınai Mülkiyet Kanunu istisnai olarak tescilli olamayan markalar için de koruma sağlayabilmektedir. Özellikle kullanım ile ayırt edicilik kazanmış markalar ve Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış markalar tescilli olmasalar dahi korumadan yararlanabilmektedir. Ancak bu durum özel ve istisnaidir. Dolayısıyla bu kapsama girmeyen tescilsiz markalar Sınai Mülkiyet Kanunu’nun sağladığı özel korumanın kapsamı dışında kalacaktır. [12] Bu nedenle markanın tescili önem kazanmakta ve piyasa rekabetinde marka sahibine ek güvenceler getirmektedir.
Her ne kadar marka kullanımı için tescil bir zorunluluk olmasa da tescilin marka sahibine tanıdığı korumalar yadsınamayacak düzeydedir. Benzer markaların özellikle tescilini önleme, rüçhan hakkı elde etme, haksız ve izinsiz kullanımlarda tecavüz davası açma imkanı vermesi ile bu durumların kanıtlanabilmesi hususunda marka sahibine kayda değer ayrıcalıklar sağlamaktadır. Marka sahibinin markasını tescilinde hukuki ve ekonomik yararının bulunduğu unutulmamalı ve mutlaka bir avukat veya marka vekili ile iletişime geçilmelidir.
[1] ÇAĞLAR, H.; YILDIZ, B.; İMİROĞLU, D.; Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık, 3. Baskı, s. 49
[2] 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 7/1
“Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları
Madde 7- (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.”
[3] GÜNEŞ, İlhami, Uygulamalı Marka Hukuku, 2. Baskı, s. 6
[4] GÜNEŞ, İlhami, Uygulamalı Marka Hukuku, 2. Baskı, s.61
[5] ÇAĞLAR, H.; YILDIZ, B.; İMİROĞLU, D.; Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık, 3. Baskı, s. 73
[6] 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 3
“Korumadan yararlanacak kişiler
MADDE 3- (1) Bu Kanunla sağlanan korumadan;
- a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
- b) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette
bulunan gerçek veya tüzel kişiler,
- c) Paris Sözleşmesi veya 15/4/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması
hükümleri dâhilinde başvuru hakkına sahip kişiler,
ç) Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet
hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler,
yararlanır.”
[7] 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 160/3
“İşlem yetkisi olan kişiler ve tebligat
MADDE 160- (3) Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler ancak marka veya patent vekilleri tarafından temsil edilir. Vekille temsil edilmeksizin asil tarafından gerçekleştirilen işlemler, yapılmamış sayılır.”
[8] 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 23/1
“Koruma süresi ve yenileme
MADDE 23- (1) Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır.
Bu süre, onar yıllık dönemler hâlinde yenilenir.”
[9] GÜNEŞ, İlhami, Uygulamalı Marka Hukuku, 2. Baskı, s.62
[10] ÇAĞLAR, H.; YILDIZ, B.; İMİROĞLU, D.; Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık, 3. Baskı, s. 77-78
[11] GÜNEŞ, İlhami, Uygulamalı Marka Hukuku, 2. Baskı, s.66-68
[12] ÇAĞLAR, H.; YILDIZ, B.; İMİROĞLU, D.; Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık, 3. Baskı, s. 61