Tahkim Anlaşmalarında Türkçe Kullanımı Zorunluluğu » 1
Loading

Tahkim Anlaşmalarında Türkçe Kullanımı Zorunluluğu

Tahkim Anlaşmalarında Türkçe Kullanımı Zorunluluğu

 

tahkim anlaşmaları

10 Nisan 1926 tarih ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun, Türk şirketlerinin kendi aralarındaki ve belirli durumlarda yabancı şirketlerle yaptıkları sözleşmelerde Türkçe kullanımını zorunlu tutmaktadır. Bu durum günümüzde giderek tercih edilme oranı yükselen tahkim anlaşmalarında Türkçe’nin bir geçerlilik şartına dönüşmesine sebep olmakta ve doktrinde tartışılmaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin Şubat 2020’de verdiği kararlarıyla konu bir kez daha gündeme gelmiştir.

 

Söz konusu kanunun ilk maddesi gereği “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar”. Buna göre, Türk tabiiyetindeki her şirket ve müessesenin, buna şahıs şirketleri de dahil olmak üzere, Türkiye’de yapacakları tüm işlemleri, sözleşmeleri, iletişimleri ve tutacakları hesap ve defterleri Türkçe düzenlemeleri mecburidir.

Bu zorunluluk, Türk şirketlerin, Türkiye içinde etki doğuracak bir iş için, yabancı şirket ve müesseselerle yapacakları işlem, sözleşme, iletişim ve tutacakları hesap ve defterleri de kapsamakta ancak, bir Türk şirketin yurt dışında yapacağı bir sözleşmeyi, bu sözleşmenin hüküm ve sonuçları Türkiye’de doğsa dahi kapsamamaktadır. Keza, Türk tabiiyetindeki şirket ve müesseselerin yurt dışındaki şube ve kuruluşlarıyla yapacakları işlemleri veya yurt dışında yapacakları başkaca işlemleri kapsamamaktadır.

 

Kanun ikinci maddesinde, “Ecnebi Şirket ve müesseseler için bu mecburiyet Türkiye müessesatı ile ve Türkiye tebaasından olan efrat ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devair ve memurini Devletten birine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir” demekle söz konusu zorunluluğun Türkiye’de bulunan yabancı şirketler için kapsamını düzenlemiştir.

Buna göre, söz konusu Türkçe kullanımı zorunluluğu işbu yabancı şirketler için Türk resmi makamları nezdinde sunacakları evrak ve defterlerle sınırlandırılmıştır. Ancak, söz konusu yabancı şirketlerin Türk tabiiyetindeki şirketler ve Türk vatandaşları ile yapacakları işlem, iletişim ve temaslar için yine Türkçe kullanımı zorunludur. Bu zorunluluk Türkiye sınırları içinde olsa dahi yabancı şirketlerin kendi aralarındaki işlemler veya iç yazışmaları için aranmamakta fakat, bu çeşit evrakın Türk makamlarına sunulması durumunda Türkçe olması zorunluluğu bulunmaktadır.

 

Bunlara ek olarak Kanun’un üçüncü maddesi, yabancı şirketlerin Türkçe ile birlikte başka bir dilde de evrak hazırlayabileceklerini ancak imzaların Türkçe evrakın altına atılması gerektiğini, fakat “imza diğer lisanla yazılmış kısım veya nüshanın altına mevzu olsa dahi Türkçesi muteberdir” diyerek Türkçe belgenin geçerli kabul edileceğini düzenlemiştir.

 

Zaman içinde Yargıtay, 805 sayılı Kanun’a dayanarak pek çok karara imza atmıştır. Bunlardan 11. Hukuk Dairesi’nin 2009/2051 E. ve 2009/5292 K. sayılı 4.05.2009 tarihli kararında bir yanın gerçek kişi öteki yanın Türkiye’deki bir banka olduğu olayda taraflar arasında bankanın Bahreyn’deki şubesine para transferi için vadeli/spot alım satım işlemleri sözleşmesinin İngilizce olarak düzenlenmesinin 805 sayılı Kanun’un birinci maddesine aykırı olduğu ve aynı kanunun dördüncü maddesi gereği bu belgeye mahkeme karşısında dayanılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Yine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2003/3773 E. ve 2003/8176 K. sayılı 23.06.2003 tarihli kararında aynı kanunun birinci maddesine atıfla taraflar arasındaki kayıt ve defterlerin Türkçe tutulması zorunluluğuna dikkat çekilmiştir.

 

805 sayılı Kanun’un uygulaması bu kararlar ışığında gelişmekteyken söz konusu hükümlerin iki tarafın da Türk tabiiyetindeki müesseseler olduğu ve taraflardan birinin yabancı bir şirket olduğu durumlarda tahkim anlaşmalarına etkisi son zamanlarda irdelenmiş ve tartışma konusu olmuştur. Bu bağlamda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12. Hukuk Dairesince aynı tarihte verilmiş iki güncel kararın incelenmesi, yasanın tahkim anlaşmalarına etkisini anlayabilmek için önem arz etmektedir.

 

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12. Hukuk Dairesi önüne getirilen 2019/2389 E. sayılı dosyada her iki tarafın da Türk tabiiyetine tabi bir şirket olduğu çarterparti anlaşmasında yer alan yabancı dilde yazılmış bir tahkim şartının geçerliliği sorgulanmıştır. Buna göre, ilk derece mahkemesi söz konusu tahkim şartını geçerli kabul edip davalı tarafın tahkim ilk itirazını yerinde bularak yargılamayı sonlandırmış, davacı taraf tahkim şartının geçerli olmadığı yönündeki itirazıyla istinaf yargı yoluna başvurmuştur.

İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi 13.02.2020 tarihli ve 2020/189 K. sayılı kararında “Ancak çaterpartinin her iki yanının da Türk tabiiyetindeki şirketler olduğu anlaşılmaktadır” diyerek 805 sayılı Kanun’un birinci maddesine atıf yapmış ve bu madde uyarınca Türk şirketlerinin Türkiye’de akdettikleri sözleşmelerde Türkçe’nin kullanımının zorunlu olduğu, bu zorunluluğa uyulmamasının aynı kanunun dördüncü maddesi gereği sözleşmeyi geçersiz kılacağını belirtmiştir. Bu dayanakla, “çarterpartinin her iki yanı Türk uyruklu olduğu halde yabancı dilde düzenlenmesi nedeniyle geçersiz bulunduğundan” tahkim ilk itirazının reddedilmesi ve yargılamaya devam edilmesi gerektiği yönünde karar vererek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.

 

Yine aynı maddeyle ilgili olarak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12. Hukuk Dairesi önüne getirilen 2020/19 E. sayılı dosyada davacı taraf 805 sayılı Kanun’un birinci maddesine atıfla bir tarafın Türk tabiiyetinde bir şirket diğer tarafın yabancı bir şirket olduğu olayda taraflar arasında yabancı dilde yapılan tahkim anlaşmasının hükümsüz olduğunu öne sürmüş ve diğer yanın tahkim ilk itirazının reddini talep etmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12. Hukuk Dairesi, 13.02.2020 tarih ve 2020/19 K. sayılı kararında söz konusu kanunun birinci ve ikinci maddelerinde yer alan düzenlemeler arasındaki farka dikkat çekerek taraflardan birinin yabancı olduğu olayda tahkim şartını içeren sözleşmenin 805 sayılı Kanun’un birinci maddesi kapsamında olmayacağı sonucuna varmış ve talebi reddederek tahkim ilk itirazını yerinde bulmuştur.

 

Aynı hukuk dairesi tarafından verilmiş iki farklı kararın ilkinde her iki taraf Türk tabiiyetinde şirketler olduğundan tahkim anlaşmasının Türkçe yapılmış olması geçerlilik şartı olarak aranmış, ikincide taraflardan biri yabancı bir şirketse tahkim anlaşmasının yabancı dilde olması yasaya aykırı bulunmamıştır.

Söz konusu ilk karar kanunun gerekliliği olarak yorumlanmakla, ikinci kararın tahkim dostu bir yaklaşım oluşturduğu yorumları yapılmıştır. Ancak, dikkat edilmesi gereken söz konusu ikinci kararda davacı yanın tahkim ilk itirazının reddi için dayanak olarak 805 sayılı Kanun’un birinci maddesini öne sürmüş olması ve 12. Hukuk Dairesi’nin bu madde çerçevesinde taraflardan birinin yabancı olduğu sözleşmelerin madde kapsamında olmayacağına hükmetmiş olmasıdır. Öyle ki, mahkeme karar metninde 805 sayılı Kanun’un birinci ve ikinci maddesini kıyaslamış olup eğer davacı yan talebine dayanak olarak Türk şirketler ve yabancı şirketler arasındaki belgelerin diline ilişkin ikinci maddeyi öne sürmüş olsaydı farklı bir karar çıkıp çıkmayacağı tartışılmaktadır.